Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: “Kabadayıysan, Kasımpaşalıysan Çıkarsın Karşıma”

CHP Genel Başkanı Eksiksizlik Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yaptığı televizyonda ağız dalaşı davetini yineledi ve “Anca kabadayılık, 5-10 taraftarı bulup onların uğrunda bağırmakla olmaz. Kabadayıysan, Kasımpaşalıysan çıkarsın karşıma. Devletin bütün imkanları sende de. Diyorum; bakanınla gel, danışmanlarınla gel. Bana 100 istifham sor; ben sana üç istifham sorayım, iki soru sorayım, bire bir soru sorayım. Amma gelemez, cesurluk edemez. Benim karşıma çıkmaya cesaret edemeyen aynı insanın ülkeyi dosdoğru yönetmesi gibi değildir. Gine davet yapalım, olur ya bu defa ‘evet’ der. ‘Tamam’ derse akıbet merhale bahtiyar olacağım” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, zaman Yenimahalle Belediyesi’nin düzenlediği 100. Yıl Cumhuriyet Akademisi Ana Atma Töreni’hangi katıldı. Kılıçdaroğlu, törende yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Şehremaneti başkanlarımız gayet güzelce konuşmalar yaptılar. Muhtar arkadaşımız dahi gayet pir konuştu. Sorunları anlattılar, sorunları elbette aştıklarını ifade ettiler. Halka hizmetin hangi kadar kızıl olduğunu; şehremaneti, kamu yönetiminde saydamlığın hangi kadar altın olduğunu sizlerle paylaştılar. Aramızda Sayın Umumi Başbuğ’ımız Vukuf Okkalı var, oflaz geldiniz. Sizlerle bu arada hakeza bire bir ortamda olmanın mutluluğunu da yaşıyorum. Saylav, belediye başkanı arkadaşlarımız, büyükşehir belediye başkanı arkadaşımızla birlikteyiz, beraberiz.

“CUMHURİYET FAZİLETTİR, KİMSESİZLERİN KİMSESİDİR, DEMOKRASİDİR, İNSAN HAKLARIDIR, KADIN-KOCA EŞİTLİĞİDİR, ADALETTİR, HUKUKTUR”

Tıpkısı şeyi terennüm etmek isterim. 99’uncu yılını kutluyoruz Cumhuriyet’in. Tarihine baktığımızda, şiddetli olaylarla karşılaştık, darbelerle karşılaştık. Başbakanlar, bakanlar ölüm cezası edildi. Gencecik sürgün kadar evlatlarımız, sağdan soldan ölüm cezası edildi. Şimdi tığ, yeni benzeri yüzyıla tedbir boşaltmak zorundayız, güzel benzeri yüzyıla tedbir yarmak zorundayız. Acıları kalbimize gömdük amma nazik acılar süregelmek istemiyoruz. Bu Arada Türkiye’yi aydınlığa idrak etmek istiyoruz. Çünkü Cumhuriyet Altını; fazilettir, kimsesizlerin kimsesidir, demokrasidir, kayırıcı haklarıdır, avrat-ayvaz eşitliğidir, adalettir, hukuktur. Cumhuriyet Altını’i böyle değerlendirmemiz lazım ve Cumhuriyet’i yüzüncü yılında Cenabıhak’ın izniyle ve sizlerin oylarıyla demokrasiyle taçlandıracağız.

“NEREYE HALK ATSANIZ SORUNLU BİR ALANLA KARŞILAŞIYORSUNUZ”

Tek kimsenin yaşam tarzı, inancı, kimliği siyaset konusu olamaz. İnsana herif olarak bakacağız; varsa sorunları, sorunlarını çözmeye istekli olacağız. Şayet benzeri mutluluk zat insanının sorunlarını çözemiyorsa sorunları var demektir, idare sorunları var demektir. Bugün Türkiye, aheste sorunlarla yüz yüze. İç politikada, aut politikada, tarımda, sanayide, finans alanında ülkü var. Nereye ahali atsanız budakli benzeri alanla karşılaşıyorsunuz.

“‘YENİ BİR VİZYON BELGESİ AÇIKLAYACAĞIZ’ DEDİLER VE ŞÖYLE BAĞLADILAR; ‘GELİN, BÜTÜN BERABER BU VİZYON BELGESİNİN İÇİNİ DOLDURALIM'”

‘Yıpranmamış bire bir uyanıklık belgesi açıklayacağız’ dediler ve şöyle bağladılar; ‘Gelin, bilcümle beraber bu önsezi belgesinin içini dolduralım’. Hangi demektir bu? ‘Bir madde yapamadık, vesika boş, koyduk ama gelin dolduralım.’ Anlayış sahibi oluşmak amacıyla önceki zat ülkenin tarihini bileceksin, komşularının tarihini bileceksin, dünya tarihinin bileceksin. Basiret sahibi kalkışmak için üniversitelerin bilgi üretecek ve bilgelik üreten üniversitelerin herhangi bir makule ihtiyacını karşılayacaksın. Çünkü seziş sahibi almak emreylemek, aklı ve bilimi iktidara koymak demektir. Taşımıyorsanız basiret sahibi olamazsınız.

“TÜRE BU ÜLKEYE EVET GELECEK YA ATI”

Tığ, önümüzdeki yüzyılın oldukça da Türkiye’nin yüzyılı, bölgede bildirme canlı ülkenin Türkiye olmasını istiyoruz. İtibar sahibi benzeri mevki, saygınlığı olan ayrımsız Türkiye; çabucak büyüyen, istihdam, aylakçılık sorunu olmayan aynı Türkiye, hiç kimsenin düşüncesinden çevre yargılanmadığı tıpkısı Türkiye, gelişigüzel nev düşüncenin özgürce rapor edildiği bire bir Türkiye, bire bir yerden istek düz değil vicdanıyla ve hukukun üstünlüğüyle karar veren bire bir etki, türe istiyoruz. Saraydan alınan talimatlarla değişmeyen veriliyorsa o ülkede doğruluk namevcut demektir. Söyledim, bir kat daha söylüyorum; adalet, bu ülkeye ya ati ya gelecek.

“ÇAĞ, BİR PARTİ HASET OLMAKTAN; DAVA, BİR PARTİ SORUNU OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR ARTIK. ÜLKÜ, BİR TÜRKİYE SORUNUDUR”

Kainatın adalet üstüne inşa edildiğini biliyoruz. Bu cebimizden alıyorsun, Beşli Çetelere, yandaşlara veriyorsunuz, bilmiyor muyuz? Hepsini biliyoruz ama göreceksiniz, tüyü bitmemiş yetimin hakkını alacağım. Beraber, birlikte yapacağız. Ciddi, bindi vereceksiniz, gelişigüzel yapacağız. Şayet alay malay yapabilirsek sorunları çözmede çokça henüz diri oluruz; bu arada, gelişigüzel oluruz. Altı reis, şeş umumi başbuğ tıpkı aradayız. Ayrı partileriz akla yatkın amma şeş genel komutan, tıpkısı şeyleri söylüyoruz; ‘ Demokratlık, doğruluk, Türkiye’bile hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye’yi istiyoruz’ diyoruz. İtibarı olan bire bir Türkiye, sanatı, kültürü gelişmiş olan tıpkısı Türkiye istiyoruz. Bu bağlamda beraberiz ve gelişigüzel akıntı ediyoruz. Çünkü bölüm, bir fırka haset olmaktan; ülkü, tıpkısı fırka sorunu olmaktan çıkmıştır imdi. Sorun, bir Türkiye sorunudur. Bunu hepimizin hakeza bilmesi lazım.

“CUMHURİYET’E DÜŞMANLIK YAPARAK KENDİLERİNE FARKLI BİR DÜZ YAZMAK İSTİYORLAR”

Anca anlaşılıyor ki bunların Cumhuriyet’le aynı sorunu var, dilimizle sorunları var. Sözde, ‘Kültürümüzü unutmuşuz, Arapça olsaymış ayrıksı bir şey olurmuş’. Buradan söylüyorum; o beyefendi, sözde üniversiteyi jandarma, sözde bakanlık de yapmış. Sen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Osmanlı Devleti’nin ne olduğunu bilmiyorsun. Türkçe’nin üstelik hangi olduğunu bilmiyorsunuz. Türkçe’nin dünyanın bildirme güzel dillerinden birisi olduğunu bilmiyorsun. Cumhuriyet’e antagonizm yaparak kendilerine ayrımlı tıpkı alan fayrap etmek istiyorlar.

“KUCAKLAŞACAĞIZ, BARIŞACAĞIZ, HELALLEŞECEĞİZ, KAMPLAŞMAYACAĞIZ. DOĞUSU, BATISI, GÜNEYİ, KUZEYİ, TÜRKİYE BİR HEP OLACAK VE BÜTÜN BİRLİKTE TÜRKİYE’Yİ AYAĞA KALDIRACAĞIZ”

Cumhuriyet Altını; bizim, 85 milyonun cumhuriyetidir. Cumhuriyet Altını; adalet, ülfet demektir. Özgür benzeri yurtta vatandaş olmak demektir Cumhuriyet. Demokrasiyle taçlandığı ant, Cumhuriyet Altını’in bilim, ekin, spor alanında kuşkusuz geliştiğini hep acun görecektir. Bizim hedefimiz, Cumhuriyet’i demokrasiyle taçlandırmaktır. Bunu yaptığımız takdirde, benzeri 20 yıldır yapılamayan mektepli yurdu sorununu bire bir yılda çözeceğiz. Üreten, cebin teri döken herkesin hakkını, hukukunu teslim edeceğiz. Üretiyorsanız, alın teri üretiyorsanız emeğinizin karşılığını alacaksınız. İster göçüm şoförü ol lazım çiftçi ol, esnaf ol, sanayici ol, kamuda işyar tıpkı memur ol, hangi olursan ol, cebin teri döküyor ve üretiyorsan, çalışıyorsan hakkın doğrulama edilecektir. Bugün yapılan; üretenin cezalandırıldığı, havadan geçinenlerin ise mükafatlandırıldığı benzeri dönemdeyiz. Bunun farkındayız, bu tabloyu tersine çevireceğiz. Sunturlu tabloda; emek, karşı teri, yaş var. Gözyaşı derken şenlik ayn yaşları olacak. Kucaklaşacağız, barışacağız, helalleşeceğiz, kamplaşmayacağız. Doğusu, batısı, güneyi, kuzeyi, Türkiye ayrımsız hep olacak ve hep gelişigüzel Türkiye’yi ayağa kaldıracağız.

“TARİHE BU MİRASI, MUSTAFA KEMAL’İN MİRASI YERINE BIRAKACAKSINIZ. O NEDENLE BU ÜLKENİN GENÇLERİNE GÜVENİYORUM”

Canan çoluk çocuk, aslında Gazi Mustafa Kemal, Türkiye’yi size bıraktı, size can etti. Bu emanetin hakkını tevdi etmek zorundasınız. Önümüzde intihabat olacak, sandık gelecek, oy kullanmaya gideceksiniz. Zinhar ola kim ‘Ayrımsız oyla benzeri şey olamaz, bugün gitmesem bile tamam’ demeyin. Nasıl ama kesinkes sandığa gidin, elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. Demokrasiden, eş haklarından, özgürlüklerden, anlatım özgürlüğünden, herkesin huzur içre yaşadığı tıpkısı Türkiye’den yana oyunuzu kullanın. Otoriteli benzeri yönetimi demokratik yollarla bu ülkenin gençleri alaşağı edecek ve dünya yöntem tarihinde önemli bir bırakıt bırakacaklardır. Bu seçimlerde gençler sandığa gidip fikir kullandıklarında acun siyasa tarihi diyecek ki ‘Türkiye, Milli Kurtuluş Savaşı’nın verildiği tıpkı ülkede, yani Misakı Milli’nin olduğu; tek kimsenin, tek hükümran ancak karşısından üzeri eğmeyen aynı ülkenin gençleri, sandığa gittiler, otoriteli bire bir yönetimi demokratik yollarla değiştirdiler’ diyeceklerdir. Tarihe bu mirası, Mustafa Eksiksizlik’in mirası namına bırakacaksınız. O nedenle bu ülkenin gençlerine güveniyorum ve inanıyorum.

“YETKİYİ VERECEKSİNİZ, SORUNLARI ÇÖZECEĞİZ”

Bu ülkenin çiftçileri, esnafı, sanayicisi, ev kadını, zinhar ola kim morallerinizi bozmayın. Yoksulluğu biliyorum, derin yoksulluğu da biliyorum. Annelerin evlatlarını yeteri kadar doyuramadığını dahi biliyorum. İşsizliği da biliyorum. Ata işsiz, anne işsiz, üniversiteyi bitiren canlı çocuğu işsiz; bunu dahi biliyorum. Koca olan aşina olmak değil; kocaman olan, bildik sorunları akılcı politikalarla çözmektir. Ama çözmemiz üzere mezuniyet sizdedir. Yetkiyi vereceksiniz, sorunları çözeceğiz.

“HİÇBİR KISIR AİLENİN SAF GAZI, İNTERNETİ KESİLMEYECEK. BUNLAR ARTIK İNSAN HAKKIDIR”

Toplumsal yardımlar yapılıyor. Hangi yapılırsa yapılsın, eş onuru büyüklüğünde değerli bire bir öz yoktur. Tek kimsenin yoksulluğunu deşifre edemezsiniz. Zaruret yıldız değildir. İş verdiniz birlikte çalışmadı mı, imkan verdiniz bile yapmadı mı? Açgözlü, etkisiz bırakıyorsunuz, getiriyorsunuz ona arkalama yapıyorsunuz, yaptığınız yardımı deşifre ediyorsunuz; bunu de kaldıracağız. Bu ülkenin aşağı insanlarına saygımız vardır. Evet, fakirlik gibi; evet, içtimai mehabet yardım edebilir ama bu yardımı, salim elin verdiğini sol halk görmeyecek, bu felsefeyle yapacağız. Eş Destekleri Sigortası’nı getireceğiz. Bu topraklarda hiçbir ev, ‘ego sahipsizim’ demeyecektir. Hiçbir yavru, yatağa açgözlü girmeyecektir. Tek ailenin elektriği kesilmeyecek. Tek çorak ailenin saf gazı, interneti kesilmeyecek. Bunlar daha çok insan hakkıdır, insana hakkını unutmak birlikte toplumsal devletin görevidir.

“MİLLET İTTİFAKI’NIN İKTİDARINDA GÖRECEKSİNİZ; UYUŞTURUCUYU DA MIZRAP BARONLARINI DAHI BU ÜLKEDEN AĞIZ AĞIZA BULUNMAYAN EDECEĞİM”

Onlar yapmıyorlar. Onlar, hizmeti Muhammes Çetelere, yandaşlara, metal baronlarına veriyorlar. Esrar baronlarının birlikte ne yaptığı biliyorum, kimlerle dal kolalama gezdiklerini biliyorum. Çok değil, Tanrı felek ederse Kavim İttifakı’nın iktidarında göreceksiniz; uyuşturucuyu birlikte mizrap baronlarını de bu ülkeden ağiz ağiza bulunmayan edeceğim. Bu sorunu çözmek için nüfuz başlamak gerekiyor. Anca mizrap baronlarını alacaksın, yan yana foto çektireceksin; maden baronunu atacaksın hapse, bir müddet sonradan erkin bırakacaksın, vesair taraftan bire bir öğretmen düşüncesini açıkladı diye niteleyerek üniversiteden atacaksın, yemezler. Erkek Kemal bunları yemez.

“DÜNYADAN HABERLERİ YOK. ‘BİNA, GÖKTIRMALAYAN YAPALIM; VURGUNU VURALIM, RANTI ALALIM, CEBİMİZİ DOLDURALIM'”

Önümüzdeki yüzyıla Türkiye’yi hazırlamak zorundayız. Türkiye; bilimde, teknolojide büyümek zorundadır. Ben, Amerika’evet gittim, MIT’ye, dünyanın tıpkısı numaralı üniversitesine. Bu üniversitede bizden, bu topraklarda yetik olgun insanları var. Dünyanın en saygın fen insanları orada. ve bu haber insanları, insanlığın ufkunu açıyorlar. Yıpranmamış haber, gelişmeler, teknolojiler; insanlığın önünü açıyorlar. Osmanlı, sanayi devrimini kaçırdığı amacıyla battı. Deminden uygulayım bilimi devrimi var, yani bilim ekonomisi var. Allah aşkına tıpkısı sorun bakalım; bunların hangisi, bilgelik ekonomisi nedir diye bilebilir, Hangisi teknoloji devrimi nedir diye bilir, çipin hangi olduğunu agâh. Hangisi bilimin dünyanın önünü açtığını agâh. Dünyadan haberleri namevcut; ‘bina, gök tirmalayici yapalım; vurgunu vuralım, rantı alalım, cebimizi dolduralım. Buradan oğlum göndersin dolarları Amerika’ya, orada birlikte kızım gökdelen yapsın. Geleceğimizi garanti altına alalım.’ Olur bu ülkenin vatandaşları? Koca değil. Hiç bulut etmeyin; o Amerika’evet gönderdikleri dolarları son sentine kadar Türkiye’ye getireceğim.

“HEP ENGELLEMELERE KARŞIN YAPIYORSAK BİR BILE ENGELLERİN OLMADIĞI BİR ORTAMDA TÜRKİYE’YE NELERİ YAPABİLİRİZ”

Bölüt her tür hizmet yapılacaktır, değme türlü. Denk mi istiyorsunuz; aha belediye başkanlarımız, hep engellemelere rağmen yapıyorlar. Şehremaneti meclisinde çokluk namevcut; ‘Öyle bir numara çekelim ki şehremini hiç hizmet veremez hale gelsin’. Dirimlik efendim sağlık, on paralık meraklanmayın. Bizim belediye başkanlarımız, halktan yana burun alırlar, el üzere çalışırlar. El için gitmek, doğruluk amacıyla, hak amacıyla, ünsiyet üzere, âdem hakları amacıyla çalışmaktır. Bütün engellemelere karşin yapıyorsak tıpkı da engellerin olmadığı benzeri ortamda Türkiye’ye neleri yapabiliriz. Altı lider, bunun için varız elhak.

“TEK UMUDUM, BIRICIK BEKLENTİM, BU ÜLKEDEKİ DEMOKRASİ ÖZLEMİNİN SANDIĞA YANSIMASIDIR”

‘Malvarlığımı araştırmazsanız namertsiniz’ diyeceğiz. Bölüt hesap çevirmek mi? ‘Bölüt hesap yöneltmek bizim amacıyla gururlu aynı görevdir’ diyeceğiz. Bizim demokratlık anlayışımızla, herif sevgimizle onların el erki anlayışı demeyeceğim, çünkü d’si birlikte namevcut amma bunların tamamını çözeceğiz. Kadını erkeği, yaşlısı genci, bu arada çözeceğiz. Tek umudum, yegâne beklentim, bu ülkedeki el erki özleminin sandığa yansımasıdır. Getirecekler, getirsinler. Kendisine ayrı ayrı yerlerde söyledim, tıpkısı de burada, halkın önünde söyleyeyim; kendine güveniyorsan çıkarsın karşıma kardeşim. Televizyonların var, gazetelerin var. Yanına hıyanet bakanları, danışmanlarını, promterı; e ne yaparsan yap bir tane başıma çıkacağım. Yüreği varsa gelsin karşıma. Kazanç mı? Ben dahi biliyorum, sokak.

“KABADAYIYSAN, KASIMPAŞALIYSAN ÇIKARSIN KARŞIMA”

Anca kabadayılık, 5-10 taraftarı bulup onların uğrunda bağırmakla olanaksız. Kabadayıysan, Kasımpaşalıysan çıkarsın karşıma. Devletin hep imkanları sende üstelik. Diyorum; bakanınla gel, danışmanlarınla gel. Bana 100 istifham sor; ego sana üç istifham sorayım, iki soru sorayım, aynı istifham sorayım. Ama gelemez, cesaret edemez. Benim karşıma çıkmaya cesaret edemeyen ayrımsız insanın ülkeyi dosdoğru yönetmesi tür değildir. Esasen çağrı yapalım, olur evet bu sefer ‘tamam’ der. ‘Olur’ derse sonuç mertebe bahtiyar olacağım. Saatini o belirlesin, televizyonu o belirlesin, iştiyak ettiği gazetecileri o çağırsın. Gideceğiz, savaş edeceğiz, zira biz haklıyız ve haktan yanayız, adil yanayız. Biz, kendimize güveniyoruz; birlikte, bu arada söyleyeceğiz. Bizim boğazımızdan köle hakkı inmez efendim, onlar köle hakkı yiyorlar, o illet atılganlık yazar gelemiyorlar.

“TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİ, BÖLGESİNDE MEZE SAHİBİ OLMASININ TEK BİR YOLU VARDIR; TEKNOLOJİ DEVRİMİNİ KAÇIRMAMASIDIR”

Bu yüksekokul, gepegenç evlatlarımıza haber öğretecek. Düşünmeyi, yazmayı, tartışmayı öğretecek. Bilimdeki gelişmeleri öğretecek. Teknolojide hangi noktaya dünya geldi, onu öğretecek. Evlatlarımızın ufkunu açan rastgele yatırım, çok amma çokça zer tıpkısı yatırımdır. Türkiye’nin büyümesi, bölgesinde küçümseme sahibi olmasının tek bir yolu vardır; teknoloji devrimini kaçırmamasıdır, marifet ekonomisini kaçırmamasıdır. Bunun anahtarı, üniversitelerdir. Üniversiteler bilgiyi ürettiği sürece, araştırma yaptığı sürece ve üniversitelerde değme çeşit düşüncenin tartışıldığı benzeri ortamda Türkiye lahzada toparlanır ve hızla büyür. Bilcümle soygunlara rağmen Türkiye varlıklı tıpkısı mutluluk. Yeter kim izinli ellere konfirmasyon edelim, yani aklı ve bilimi iktidara taşıyalım. Hatır ve marifet iktidara geldiğinde Türkiye’nin çözülemeyecek tek sorunu yoktur. Ankara, banal de Mustafa Eksiksizlik’in, Cumhuriyet Altını’in Ankara’sı olacak, bilimin ve kültürün merkezi olacak. Mansur Başbuğ buna soyundu ve bitmeme ediyor. Hep bu arada bindi olacağız.”

Share: