Kılıçdaroğlu ABD’de, Türk Öğrencilerle Aynı Araya Geldi: “Düşündüğümüz Aynı Özdek Elan Var. Seçme Sene 10 Bin Öğrenciyi Dar Dışına Yırtılmak.

RUH GÜVENÇ

CHP Umumi Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Massachusetts Institute of Technology (MITOS) – Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde Türk öğrencilerle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, “Bizim düşündüğümüz bir özdek elan var. Her yıl 10 bin öğrenciyi az dışına, doktora ve mastere çatlamak. Sanattan, kültürden, tıptan… Herhangi Bir alandan 10 bin öğrenciyi ancak dışına uzatmak. ve onlara kısık olanaklar sağlayarak, onların gene Türkiye’ye dönmelerini tedarik etmek” dedi.

CHP Umumi Başkanı Eksiksizlik Kılıçdaroğlu’nun KÖLE temasları zaman başladı. Kılıçdaroğlu ve CHP heyeti, Boston’üstelik Massachusetts Institute of Technology (MITOS) – Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde, adlı Türk fizikçi Dr. Sevgili Dağdeviren ile enstitüdeki Media Lab’bile yürütülen çalışmaları inceledi.

KILIÇDAROĞLU: “BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNİN SELAMINI GETİRDİM”

Kılıçdaroğlu ayrıca, burada tahsil gören Türk öğrenciler ile aynı araya geldi. Kılıçdaroğlu, burada öğrencilere, “Sizlere Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin selamını getirdim” dedi.

Türk öğrencilerden Âşık Erler, Kılıçdaroğlu’na Türkiye’den ABD’ye gidişinin öyküsünü anlattı ve Türkiye’ye dönüşünün hangi büyüklüğünde pres olduğunu aktardı. Erler, “Türkiye’ye döndüm, dayanamayıp buraya ansız geldim” dedi. Erat, Türkiye’deki üniversite sayısının 79’dan 300’lere çıktığını söyledi. Kılıçdaroğlu ise şunları söyledi:

“Üniversiteler dijital kendisine çok. Amma gerçeklik anlamda üniversite sayısı çokça az. ODTÜ, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul ve Ankara üniversiteleri üzere dar üniversiteler var. Bunların yanı sıra hususi üniversiteler var; Çalıştırıcı kabil, Sabancı kadar, Bilkent üzere. Bunlar da ferah üniversiteler. Kalifiye eğitim veriyorlar. Amma bunun dışında, var olan üniversitelerin nazik kesiminin, ihtimal Anadolu’daki üniversitelerin balaban bire bir kesiminin belki adı üniversite amma temel anlamda darülfünun değil. Iri sorunlar var. Kars’ta temsil, bir toplantıya gittiğimde, tıp fakültesinden ayrımsız hoca, motamot şurası söyledi: ‘Evet burada Tababet Fakültesi var amma, burada asıl görevimiz hastaları Erzurum’a atıf etmek’ dedi.

Nasıl düzelir? Öncelikle kontenjanları planlamak ve tespit etmek gerekiyor. Üniversitenin nesep anlamda darülfünun olabilmesi amacıyla kıtipiyoz da fikrî özerkliğin, ilmî özerkliğin, finansal özerkliğin… Görevinden atılmış çokça sayıda darülfünun hocası var. Bunların yeniden üniversitelerine dönmelerine gerekiyor.

Bizim düşündüğümüz tıpkısı madde elan var. Temas yıl 10 bin öğrenciyi dar dışına, doktora ve mastere yollamak. Sanattan, kültürden, tıptan… Değme alandan 10 bin öğrenciyi mikro dışına yırtılmak. ve onlara sakil olanaklar sağlayarak, onların yine Türkiye’ye dönmelerini temin etmek.

Şundan eminim: Türkiye gelişmek, gelişmek, mülhak değeri efdal işaret hazfetmek istiyorsa; bunun yolu bilimden ve teknolojiden geçiyor.

Politika kurumu, bu anlattıklarımın ne kadar farkında? Haddinden Fazla de farkında değil. Bakımsız tartışmalar içerisinde, ant kaybolup gidiyor. Sizler burada çalışıyorsunuz, gayet iyicene şeyler yapıyorsunuz. Canan Hanım’ı eş dinlerken da şişman aynı afiyet alıyor, bizden birisi. Burada alışılmadık başarılara imza atmış benzeri birey. Dolayısıyla diyorsunuz kim, ‘Türkiye’dahi üstelik biz bunları yapabiliriz.’ Sebep olmasın?

Siyaseti baştan tasarım etmemiz gerekiyor. Siyasa yeniden, kendi ülkesinin, öz toplumunun, dünyayla sevecen, dünya ile rakiplik edebilir ayrımsız yapıyı, atmosferi yakalamazsa; Türkiye maatteessüf ikinci yüzyılda, yani Cumhuriyet Altını’in ikinci yüzyılında ülkü yaşamaya devam edecek. Ama aşacağız. Bu kök safiha değişken. Çok sayıda iri başarılara imza atmış akademik dünyadan insanlarımız var. Bunlara imkan sağlandığında kültüre, sanata derece verildiğinde Türkiye tezce büyür.”

“BU ATMOSFERİ DEĞİŞTİRMEK OLANAKLI”

Mektepli Saz Şairi Fertler, “Ego buraya şevket bursuyla gönderilen bir öğrenciyim ve kafasız dönemedim. Bunun altında mütenevvi sebepler vardı. Ama bizimle gerçekten akla yatkın aklık ilgilenen da olmadı, Milli Eğitim Bakanlığı’nda nezdinde. İnsanları tıpkısı yere uzatmak, haddinden fazla şişman ayrımsız çözüm getirmiyor” dedi. Erler, “Bizim burada gördüğümüz eğitim bilimi sistemindeki adamakıllı şeylerden faydalanamaz mıyız? Buradaki sistemin güzelliklerini Türkiye’ye aktarmayı düşünücü müsünüz?” sorusunu yöneltti.

Kılıçdaroğlu ise şunları söyledi:

“Tabiatıyla. Bunun amacıyla gerçek anlamda benzeri hürriyet ortamının olması geçişsiz. Akademik dünya, özgürlük ortamı olmadan üretemiyor. İki; hürriyet ortamının zinde ve tutarlı, kanuncu altyapısı olan aynı güvenceye kavuşması lazım. Farklı düşündü diye niteleyerek insanların cezalandırıldığı benzeri atmosfer veya yazdığı bire bir abece dolayısıyla kişilerin suçlanması, gözaltına alınması, sabah evine polis baskını yapılması… Natürel olarak düşünen beyinlerin Türkiye dışına çıkmasına kez açıyor.  Bu atmosferi hâllenmek mümkün.

Şöyle ayrımsız düşüncemiz var. Şöyle benzeri hedefimiz var. Ben bunu, altı liderin olduğu masada da tabir ettim. Tığ, Avrupa Birliği’nin yeni bire bir kesim açmasını beklemeden, Avrupa Birliği’nin öngördüğü bütün demokratik standartları özlük ülkemize getirebiliriz. Bizim aklımız bulunmayan mu? Tığ getirelim. Seçkin alanda getirelim. Hayatın rastgele alanında getirelim.

“TÜRKİYE DERİN BİR YOKSULLAŞMA SÜRECİNİN İÇİNDE”

Neo-liberal politikaların yarattığı balaban travmalar var. Türkiye’da adam başına sağlık düşüyor. Türkiye koyu tıpkı fakirleşme sürecinin içinde. Cumhuriyet Altını tarihinde tıpkı ilki yaşıyoruz. Ego, benim kuşağım; tığ babalarımızdan henüz bol tıpkısı yaşam standardını sağladık. Ama bakir gömlek, babalarının aldığı aylıktan elan bağan benzeri aylık almaya mahküm edildi şu anda. Birlikte daha dolgunca eğitim bilimi almalarına rağmen. Nedeniyle nahak ve olağanüstü aynı gelir transferi var. Yoğun yoksulluk tablosunun büyümesine kere açıyor.

Türkiye’nin bu politikalardan da çıkması lazım. Bunun yolu da teknolojinin, bilimin toplumsallaştırılması geçişsiz… Ben ona, ‘Sosyal Vukuf Ekonomisi’ diyorum. Bilimin verdiği avantajla, adamakıllı teknolojik gelişmelerle; elde ettiğiniz geliri hak içinde dağıtamazsanız, dağıtımı sağlayacak kanalları yaratamazsanız, kitleler arasında gelir açısından büyük uçurumlar doğabiliyor. Bunun önüne teslim etmek lazım. Yapılabilir mi, yapılabilir bağımlı. Hep maslahat, geniş kitleleri inandırma etmeniz geçişsiz, size düşünce vermeleri lazım. Açık kitleleri kandırma etmenin yolu dahi… Gönülden olacaksınız. Neyi şüphesiz yapacağınızı anlatacaksınız.

“DEMOKRASİDEN YANA OLANLAR İLE OTORİTER YÖNETİMDEN YANA OLANLAR”

Ben, 18. yüzyılın kavramları ile 21. yüzyılın dünya sorunlarının çözüleceğine inanan birisi değilim. Sıhhatli ve sol kavramlarının, 21. yüzyılda büyük bir öneminin olmadığını… 21. yüzyılda demokrasiden yana olanlarla, otoriteli yönetimden yana olanlar diyerek dünyanın ikiye bölündüğünü görüyorum. Tığ demokrasiden yanayız. Serbest umum kitlelerinin, zinde ve tutarlı ayrımsız gelire kavuşmalarından yanayız. Yani toplumsal demokratız. Dünyanın dahi geleceği bekçi bu. Ülkeler tıpkısı şekliyle toplumsal demokrasiye gelecektir.”

TÜRK ÖĞRENCİ, ‘MÜLTECİ KALDIM’ ADINI VERDİĞİ BESTESİNİ DİNLETTİ

Önceki Almanya’üstelik müzik eğitimi kayran, Türkiye’birlikte hem çalgı aleti hem oyun üstüne yetişek ahzetmek talip fakat Türkiye’birlikte çift anadal yapılmasına izin verilmemesi zımnında, MEMLUK’ye giden Türk öğrenci Sueda Çatakoğlu, Kılıçdaroğlu ve öğür heyetine; “Sığınmacı Kaldım” adını verdiği bestesini dinletti. “Bu dünya kime artmış kim size niye kalsın… Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” ve “Doymadınız doyuramadık” gibi sözleri olan besteyi dinleyen Kılıçdaroğlu, “Çokça his iki canlı tıpkı ezgi” olduğunu söyledi ve ayrıksı bestesi olup olmadığını sordu. Kılıçdaroğlu, “Hikayeler olmadan şarkılar olmuyor” dedi. Serencam dönemde Türkiye’birlikte mültecilerin dramını anlatan çokça sayıda film yapıldığını tamlayan Kılıçdaroğlu, ümranlı ülkelerin insan dramlarına duyarsız kalmasını eleştirdi.

KILIÇDAROĞLU: “SANIYORUZ Kİ BİR BİNA İLE KALKINIYORUZ”

Sevgili Dağdeviren’in kendi laboratuvarını kurması üzere 5 milyon dolarlık burs aldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, böyle tıpkısı hamur ayrımının Türkiye’da olmadığını belirtti. Kılıçdaroğlu, hele anne bilimlerde nesep aktarılması gerektiğini ancak Türkiye’bile paranın betona gömüldüğünü söyledi. Kılıçdaroğlu, “Sanıyoruz kim aynı bina ile kalkınıyoruz” dedi.

Kılıçdaroğlu, Türk öğrencilere; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e; İzmir’da tıpkısı  silikon vadisi kurulması üzere önceki adımın atılması talimatını verdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Bu nev yatırımlarla tıpkı koyup 50-60 alabilirsiniz” dedi.

Öğrenciler, Türkiye’deki akademisyenlerin verdiği ders sayısının çok olduğunu söyledi. Öğrenciler, “Buradaki akademisyenlerin istediği sayıda dersi, istediği sayıda öğrenciye ödeme hakkının olduğunu” söyledi. Kılıçdaroğlu, ” Mustafa Eksiksizlik Atatürk’ün erdemli kabiliyet inşası başlattığını” belirtti. “Toplumun yüzdelik 2-2 buçuğunun faik zekalılardan oluştuğunu” belirten Kılıçdaroğlu, “Mustafa Kemal Atatürk’ün bu faik yeteneklileri kanun çıkartarak yetersiz dışına gönderdiğini” ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Şu anda hakeza tıpkısı yasa yok. Ailenin durumu iyiyse, gönderebiliyor” dedi.

KILIÇDAROĞLU: “ELEŞTİRMEKTE HAKLISINIZ”

Öğrenci Şair Fertler, CHP’nin tümen programının değiştirilmesi gerektiğini dile getirdi. Erat, “300 sayfayı aşan tümen programının Z kuşağına bakarak kısaltılıp kısaltılamayacağını” sordu. Kılıçdaroğlu, “Fırka programımız eskidi. 12-13 sene önce merkum. Farkındayız” dedi ve bakir program hazırlıklarının sürdüğünü ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Eleştirmekte haklısınız” dedi.

Share: